Edatlar (İlgeçler) Konu Anlatımı – Edat Çeşitleri ve Örnekleri
Edat (İlgeç) Nedir?
İlgeç, tek başına anlamı da görevi de olmayan, ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüktür.
Türkçemizde kullanılan belli başlı edatlar şunlardır: gibi, ile, için göre, diye, karşı, karşın, yana, kadar, doğru, başka, üzere, beri, ötürü, değil, doğru,rağmen, sanki, dolayı, yalnız…
EDAT Çeşitleri ve Örnekleri
GİBİ
Cümleye “benzerlik, eşitlik, tezlik, olasılık” gibi anlamlar katar.
– Nar gibi domatesle beyaz peynir ne güzel gider! (benzerlik)
– Aylin, ablası gibi çok gayretli çıktı. (eşitlik)
– Eve geldiği gibi odasına gitti. (tam o anda, hemen)
– Duvar üzerimize yıkılıverecek gibi. (olasılık)
– Roma’yı görmüş gibi anlatıyor. (gerçekte olmayan ama öyle görünen durum)
– Onlar da insan gibi yaşamak ister. (yaraşır biçimde)
– Hava bozacak gibi. (eylemin gerçekleşmesi yakın)
“Gibi” ilgeci kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek sıfat ya da zarf görevi üstlenebilir:
– Bu pınarın buz gibi suyu var. (buz gibi – sıfat, suyu – ad)
– Milli Takım, krallar gibi karşılandı. (krallar gibi – zarf, karşılandı – eylem)
Edatlar ek alamazlar; aldıklarında ilgeç özelliklerini yitirir, ad olur.
– Onun gibilerden hayır gelmez.
Örnek Soru – Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gibi” edatı cümleye eşitlik anlamı katmıştır?
A) Hiç derdi yokmuş gibi kahkahalar atıyordu.
B) Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya yaşıyorum.
C) Bu eve üç yüz bin gibi önemli para ödedim.
D) Öğrencilerimi kendi çocuklarım gibi severim.
E) Kitap okur gibi yapıp deminden beri bizi dinliyor.
Çözüm:
A’da “karşıtlık” anlamında, B’de “benzerlik” anlamında, C’de “kadar, ölçü”, D’de “eşitlik”, E’de ise “gerçekte olmama, öyle görünme” anlamlarında kullanılmıştır.
İLE
Cümleye “araç, birliktelik, durum” gibi değişik anlamlar katar. Ünsüzle biten sözcüklere eklenirken “i” ünlüsü düşerek “-le, -la” biçiminde; ünlüyle biten sözcüklere eklenirken ise araya “y” ünsüzü girer ve “i” ünlüsü düşerek “-yle, -yla” biçiminde yazılabilir.
– Datça’ya iki gün sonra otobüsle gideceğiz.
(Ne ile -> “otobüs ile” yanıtıyla araç ilgisi kurmuş)
– Dostla ye iç, alışveriş yapma.
(Kim ile -> “dost ile” yanıtıyla birliktelik ilgisi kurmuş)
– Perdenin açılmasıyla büyük bir alkış koptu. (zaman)
– Bu konuda rahatlıkla bahse girerim. (durum ilgisi)
– Fırtınanın artmasıyla gemiler limana sığındı. (neden ilgisi)
– Tıp, bugün kanseri yenmekle uğraşıyor. (amaç ilgisi)
– Keloğlan, kötülerle savaşır, onları yener. (karşı olma)
– Doruk, kardeşi ile kavga etti. (karşılıklı yapma)
UYARI – “İle” sözcüğü, aynı görevdeki sözcükleri ya da cümleleri bağladığında yani “ve” bağlacının görevini ve anlamını üstlendiğinde bağlaç olur.
– Kapıyı açmasıyla kapaması bir oldu. (bağlaç)
(Kapıyı açması ve kapaması bir oldu)
– Garson tepsiyle çaydanlığı aynı anda taşıyordu. (bağlaç)
(Garson, tepsi ve çaydanlığı aynı anda taşıyordu)
Örnek Soru – Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ile” sözcüğü farklı görevde kullanılmıştır?
A) Kardeşim okula her gün servisle gidiyor.
B) Kirazlar ile kayısılar bizim bahçeden.
C) Bu nehri sal ile geçmek elbette zor oluyor.
D) Fare ile oynayan kedi, bu eve giremez.
E) Bu anten ile daha iyi görüntü alabiliriz.
Çözüm:
B’de “kirazlar ile kayısılar” (bağlaç) görevinde kullanılmıştır. Diğer şıklar ise araç anlamlı edat olarak kullanılmıştır.
İÇİN
Cümleye “amaç-sonuç, neden-sonuç, özgülük” gibi değişik anlamlar katar.
– Sırf Boğaz’ı görmek için İstanbul’a gitti. (amaç-sonuç)
– Çok kilo aldığı için zor nefes alıyordu. (neden-sonuç)
– Bunca fedakarlık hep çocuklarımız için. (özgülük)
– İşte bu da tam senin için bir iş. (görelik ilgisi-sana göre)
– Bir gün için Göreme’ye gitmeye değmez. (süre ilgisi)
– Arabanın bakımı için kaç lira verdin? (karşılık olarak)
– Napolyon için dünya lideriydi, diyorlar. (hakkında)
– Ülkemizin geleceği için çok çalışmalıyız. (yolunda)
Örnek Soru
I. Biraz olsun dinlenebilmek için evine gitti.
II. Bu ücret bir aileyi geçindirmek için az değil mi?
III. Pire için yorgan yakmak onun huyudur.
IV. Bir iş bulmak için gazete ilanlarına bakıyor.
V. Olup bitenler için ağzını açıp bir kelime söylemedi.
Numaralandırılmış cümlelerde kullanılan “için” edatı cümleye kaç farklı anlam katmıştır.
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
Çözüm:
I ve IV. cümlelerde “amaç”
II.cümlede “oranlarla”
III.cümlede “karşılığında”
V. cümlede “hakkında” anlamında kullanılmıştır.
GÖRE
Cümleye “görelik, karşılaştırma, oranlama, uygunluk” gibi değişik anlamlar katar.
Yönelme durumundaki sözcüklerden sonra gelir: -e göre
– Gönlüme göre bir mekan arıyorum yaşamak için. (görelik)
– Geçmişe göre hayat şartları daha elverişli ülkemizde. (karşılaştırma)
– Boyuna göre ayakları çok küçüktü dayımın. (orantı kurma)
– Allah dağına göre kış verirmiş, derler büyüklerimiz. (uygunluk)
-E KARŞI
Cümleye genellikle “yönelme” anlamı katar.
Yönelmeli ad veya zamirlerden sonra gelir: -e karşı
– Sabaha karşı ulaşabildiğim doğduğum köyüme. (zaman yönelmesi-yaklaşıklık)
– Boğaz’a karşı oturup muhteşem manzarayı seyrettik. (yer yönelmesi)
– Onlara karşı sorumluluklarım gittikçe artıyordu. (kişi yönelmesi)
UYARI – “Karşı” sözcüğü cümlede ad ya da sıfat olarak da kullanılabilir.
– Karşıya geçerken dikkatli olun çocuklar. (ad)
– Karşı dağın tepesinde kar hiç eksilmiyor. (sıfat ad)
KADAR
Cümleye “zaman, yönelme, ölçü, nitelikte, eşitlik, karşıtlık, benzerlik, karşılaştırma, yaklaşıklık, aşırılık” gibi anlamlar katar.
– Gece yarılarına kadar ders çalışmaktan harap oldum. (zaman)
– Senin kadar ben de bilirim onun ne kadar iyi olduğunu (eşitlik)
– Cennet kadar güzel bir ülkede yaşıyoruz. (benzerlik ilgisi)
– Sana laf anlatmak deveye hendek atlatmak kadar zor. (karşılaştırma)
– Yüz kadar gösterici meydanda toplanmıştı bile. (yaklaşıklık)
– O kadar çok işi vardı ki bizimle ilgilenemezdi. (aşırılık)
“Kadar” edatı genellikle zarf öbeği oluşturur.
– Her şeyi bu kadar kısa sürede nasıl yaparım? (ölçü zarfı)
Adları nitelediğinde sıfat göreviyle kullanılır.
– Ne kadar para gerekiyor bu iş için? (sıfat – ad)
Benzerlik ilgisiyle kullanıldığında “gibi” edatının yerini tutar.
– Bir masal perisi kadar güzel bir kızdı (gibi)
DEK, DEĞİN
Genellikle “kadar” edatının işleviyle kullanılırlar.
Yönelme durumundaki adlardan sonra gelir: -e dek, -e değin
– Bu küslük sonsuza dek sürmez herhalde. (eylemin sona ereceği zaman)
– Yarı bellerine değin kara batmıştı köylüler. (bir durumun sınırı)
DENLİ
Bir eylemin ya da bir niteliğin üstünlük derecesini anlatmada kullanılır.
Genellikle “kadar” edatının aşırılık anlatan kullanımıyla eş anlamlıdır.
– Ne denli övünsen kendinle azdır ey Cumhuriyet kadını! (aşırılık)
– O denli büyük benzerliklerimiz var ki seninle. (aşırılık)
BERİ
Eylemin başlangıcını ve çoğu zaman da sürmekte olduğunu anlatmada kulanılır.
Ayrılma durumdaki adlardan sonra kullanılır: -den beri
– Gittiğinden beri buralarda değişmeyen bir ben kaldım. (eylemin başlangıcı)
– Yıllardan beri köyün yolları için belediyeyi aşındırıyorum. (eylemin başlangıcı ve sürmesi)
UYARI – “Beri” sözcüğü ad, sıfat ya da zarf olarak da kullanılabilir.
– Köyün berisinde uçsuz bucaksız bir orman vardı. (ad)
– Bu arazinin beri yanı bana babamdan kaldı. (sıfat ad)
– Daha fazla ilerlemeyin, biraz beri gelin.
KARŞIN, RAĞMEN
“Karşıtlık, aykırılık” ilgisi kurar, “beklentinin tersini” anlatmada kullanılır.
Yönelmedi adlardan sonra gelir: -e karşın, -e rağmen
– Üstündeki onca giysiye karşın soğuktan donmak üzereydi (beklentinin tersi)
– Yasak levhasına rağmen yine de sigara içmeye devam ettiler. (karşıtlık, aykırılık)
DOĞRU
Cümleye “yer” ve “zaman” bakımlarından “yönelme, yaklaşıklık anlamları katar.
Yönelmedi ad veya zamirlerden sonra gelir: -e doğru
– Köprüye doğru yürürseniz aradığınız bina karşınıza çıkar. (yer bakımından yönelme)
– Gece yarısına doğru ben de oradan ayrıldım. (zaman bakımından yaklaşıklık)
– Bize doğru gelen fırtınadan son anda kurtulduk. (kişi bakımından yönelme)
UYARI – “Doğru” sözcüğü ad, sıfat ya da zarf olarak da kullanılabilir.
– Doğruyu söylemekten çekinmemeliyiz. (ad)
– Doğru sözden zarar gelmeyeceğini bilmelisin. (sıfat-ad)
-Lütfen doğru söyle, bu sözler inandırıcı mı? (zarf-eylem)
Örnek Soru – Aşağıdaki cümlelerin kullanılan “doğru” sözcüğü türleri bakımından eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır?
A) Doğrusu nedir bu işin anlatır mısınız?
B) Her zaman doğru insanın ardından gidin.
C) Bize doğru gelenler, arkadaşların mı?
D) İşin doğrusunu bilen var mı?
E) Şu pazarda doğru esnaf kaldı mı?
Çözüm:
A’da “doğrusu” ad olarak, B’de “doğru insan” sıfat olarak, C’de “bize doğru” edat olarak, D’de “işin doğrusu” ad olarak, E’de ise “doğru esnaf” sıfat olarak kullanılmıştır. Cevap C
DOLAYI, ÖTÜRÜ
Cümleye “neden-sonuç” ilgisi katar.
Ayrılmalı adlardan sonra gelir: -den dolayı, -den ötürü
– Başarılarından dolayı seni tebrik ederim. (neden ilgisi)
– Yaşananlardan ötürü artık ona güvenmiyorum. (neden ilgisi)
DİYE
Cümleye “amaç, neden” ilgileri katar.
– Hasta düşmeyesin diye üzerine titredim adeta. (amaç ilgisi)
– Görmeden gittim diye benimle konuşmuyor. (neden ilgisi)
ÜZERE
Cümleye “amaç, koşul, zamanda yakınlık” gibi değişik anlamlar katar. “-mek üzere” ya da “-dığı üzere/-eceği üzere” kalıbı içinde kullanılır.
– Dil öğrenmek üzere yurt dışına gitmeyi düşünüyorum. (amaç ilgisi)
– Sizden, haftaya ödemek üzere küçük bir borç isteyecektim. (koşul ilgisi)
– Doğurmak üzere olan kadın, hastaneye zor yetiştirildi. (zamanda yakınlık)
– Bilindiği üzere Türkiye, Avrupa’yla Asya arasında köprüdür.
BAŞKA
Cümleye “dışında, ayrıca” gibi anlamlar katar.
Ayrılma durumundaki sözcüklerle öbekleşir: -den başka
– Benden başka herkes oradaymış o akşam. (dışında anlamı – benim dışında)
– Sen paradan başka bir şey düşünmez misin? (dışında)
– Oğlundan başka bir de kızı var halamın. (ayrıca)
– Evinden başka bir de arabası var. (ayrıca)
UYARI – “Başka” sözcüğü ad, sıfat ya da zarf olarak da kullanılabilir.
– Başka, türemiş yapılı bir sözcüktür. (ad)
– Sınava başkası değil, sen gireceksin. (zamir)
– Başka dünyaların insanıyız bir Kenan. (sıfat-ad)
YANA
Cümleye “taraf olma, özgüleme, hakkında” gibi anlamlar katar.
Ayrılma durumundaki sözcüklerle öbekleşir: -den yana
– Bugün şans bizden yana görünüyor gibi. (taraf olma)
– Benden yana herhangi bir endişen olmasın. (özgüleme, hakkında)
– Yaşamdan yana pek de bir şey beklemezdi.
DEĞİL
Asıl görevi, ek eyleme olumsuzluk anlamı katmaktır.
– Buranın doğası çok da güzel değil. (olumsuzluk anlamı)
– Yalnızlık bana acı vermiyor değil. (pekiştirmeli olumluluk)
– Ayağına kadar gidecek değiliz ya! (olmazlık anlamı)
– Bu işin kazancında falan değilim. (önem vermeme)
Mİ
Ad ve eylemlerden sonra gelerek soru anlamı kurar. Soru edatı mi’nin soru anlamının dışında “pekiştirme, koşul, zaman” gibi değişik anlam ilgileri de vardır.
Kendinden önceki sözcüğün son hecesine göre ünlü uyumuna girer.
– Türkiye’de zenin doğal gaz yatakları var mı? (soru)
– Senin bu işi de başaracağını bilmez miyim? (sözde soru)
– Sevimli mi sevimli bir köpek. (pekiştirme)
– Karmaşık olan her konu, özünü yakaladın mı yalınlaşır. (koşul)
– Sen delirdin mi neler söylüyorsun öyle? (şaşma)
KULLANILAN DİĞER BAZI EDATLAR
– Türk edebiyatının temel sorunlarına dair bilgi verdi. (hakkında)
– Köprüden önce birkaç ağaç görebilirsin ancak. (yer)
– Bu kızgınlıktan öte nefret gibi, kin gibi bir şeydi. (çok, daha fazla)
– İmza yetkisi benden sonra senindir. (makan, sıra)
SONUÇ OLARAK
Edatların tek başlarına anlamı yoktur; Diye, gibi, ötürü, için…
Edatlar, kendinden önce gelen sözcüğü, genellikle eylemle ilişkiye sokan sözcüklerdir.
Türkçede bütün sözcüklerin, kendilerinden sonraya doğru başka bir değişle sağa doğru ilişki kurduğunu görüyoruz. Cümleyi düşünün, devrik cümle hariç, tüm kurallı cümlelerde yüklem sondadır; bütün tümleçler yine en sonra, yükleme uzanır. İşte bu noktada ilgeçler farklıdır. O kendisinden önceki sözcüğe yönelir, onunla ilişki kurar. Öteki sözcüklerin eğilimi sağa doğruyken ilgecin sola eğilimini rahatça söyleyebiliriz.
parka kadar – arabası ile – senin için
çöp gibi – çabama rağmen – bizden yana
♥ BONUS SORU ♥
“(I) Kentimizdeki tarihi çeşmelerinin son yıllardaki durumu yürekler acısıydı. (II) Birçoğu yok olmuş; kalanların muslukları koparılmış, suları kesilmiş ve tekneleri parçalanmıştı. (III) Bunlardan bazıları, ayakkabı tamircilerne dükkan, seyyar fotoğrafçılara stüdyo, sinemalara ilan tahtası hizmeti görmekteydi. (IV) Bu arada bir çeşme, etrafı duvarlarla kapatılarak muhtarlığa çalışma yeri yapılmıştı. (V) Bunlar bende, bu çeşmeler büsbütün kaybolmadan, onların durumunu saptama düşüncesini uyandırdı.”
Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerin hangisinde edat kullanılmıştır?
Cevaplarınızı yorumda bekliyoruz, hangi cümlede bir edat var ve bu edat hangisidir 🙂